Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.


İlkokul yıllarında müziğe  ilgi duyan İlkin Deniz, okul orkestrasında kimsenin bas çalmak istememesi üzerine basa başladı, yine lise yıllarında (1975-1979) Cem Aksel ve Tahsin Endersoy’la beraber caz öğrenip, bu alanda kendini geliştirdi. Emin Fındıkoğlu, Erol Pekcan, Neşet-Nükhet Ruacan orkestrası, Önder Focan, İmer Demirer gibi Türkiyenin önde gelen caz sanatçılarıyla uzun yıllar çalıştı. 1993 te JAZZBANK isimli Türkiye’deki ilk popcaz albümünü yaptı, 1994’ten bu yana kurucularından olduğu, Telvin bünyesinde çalıyor. Halen Amerika’da yaşayan İlkin Deniz, David Liebman ile Hollywood jazz festivalinde, Richie Cole ile West Palm Beach’te çaldı. Amerika’da iki album çıkardı, yoğun bir şekilde resme ağırlık verdi. Çizdiği kayıklar çok sevildi.

Pek çoğunuzun görünce hatırlayacağı Istanbul karikatürünün çizeri de İlkin Deniz’dir.

Eşi, sanat tarihçisi Gül Akdağ Deniz ile birlikte kış aylarını Florida’da resim ve sanat fuarları, yazları da Türkiye’de konserlerle geçirdikleri keyifli bir hayatları var.

Florida maceran nasıl başladı, kac yıldır oradasın?
Aslında 1993 te basladı. O zamanlar Leman Sam orkestrasında bas çalıyordum, konser icin Miami’ye gittik.
Bir yıl sonra tekrar gittik, ondan sonra Fahir Atakoğlu ile Houston’a gittik. “Amerika dedikleri kadar varmış” dedim, hoşuma gitti. Ben de uzun zamandır, yurtdışında bir süre yaşamak istiyordum.
Aslında Avrupa’da herhangibir ülke de olabilirdi ama Amerika daha ferah ve olanakları daha cazip geldi galiba, 1995 te de eşimle Florida’ya gittik ve West Palm Beach’e yerleştik. Hala orada yaşıyoruz.

The skyline of West Palm Beach at night, taken...
Image via Wikipedia

 

Resimlerin hakkında ne söylemek istersin?
Son yıllarda tamamen denizle ilgili resimler yapıyorum, genelde de sandal resimleri, Istanbul’un Marmara’nın Ege’nin boş sandalları, sonraları insanlarin kendilerini bu boş sandalların içine koyduklarını farkettim, aldığım tepkiler resimlerin onlara huzur verdikleri yönünde, bana da huzur veriyor aslında, sonu olmayan bir denizde tek başına, biraz eskimiş… Öyle iste…

Sana ne ilham verir, nelerden etkilenirsin?
Tüm ilhamı yaşamın kendisinden alıyorum, hayatın verdiği olanaklardan da sonuna kadar faydalanmaya calışıyorum, aslında eski bir Karadeniz türküsünü de göz ardı etmiyorum: ” Bu Dünya bir pencere, her gelen bakar gecer” …
Ben de öyleyim tabii ama baktığım şeylerden zevk alıyorum herhalde. Resme ayrıca bir ilham gerekmez bence, zaten kafanda bitirdiğin görüntüleri tuvale yada kağıda aktarıyorum iste…

Sanat fuarlarına katılıyorsun, bu yıl nasıl geçti, kaç fuara katıldın, en keyif aldığın hangisi oldu?
Sadece Florida’da fuarlara katılıyorum, 2009-2010 sezonunda 22 sanat fuarına katıldım. Ekonomi pek parlak olmamasina rağmen iyi geçti diyebilirim. 15 yılda tanındım, kendi müşterilerim oluştu, galeriler ve kolleksiyoncular da son yıllarda resimlerime ilgi göstermeye başladılar. En iyi fuar diye ayıramıyorum ama Miami ve West Palm Beach civarındaki sanat fuarları genelde iyi geçiyor. Ödüller veriliyor bazılarında, gecen yıl 2 kez fuarın en iyi ressamı seçildim. Bu da ayrı bir motivasyon oluyor.

‘Celebrity’ ler de kayıklarını çok sevmiş. Kimlerin koleksiyonuna girdi resimlerin?
Donald Trump almıştı, sonra bir resmimi de beğenip Clint Eastwood’ a hediye aldı.

Istanbul’da sergi açma planın var mı? Istanbul’daki kültür sanat alanındaki gelişmeleri takip ediyor musun?
Takip etmeye calışıyorum, yazları geldiğimde galerileri geziyorum, müzeleri dolaşıyorum, bu yaz
Turkiyeye gelmeden 5-6 gün Londra’da kaldım oradaki galerileri gezdim, bir iki müze, geçen hafta Istanbul Modern’e gittim, yeni ressamları, yeni akımları takip etmeye calışıyorum. Benim resimlerim klasik kalıyor yeni akımlar karşısında, resimlerimin ne anlama geldiğini, ne anlatmak istediğimi bulmak için saatlerce düşünüp birşeyler çıkarmaya çalışmanıza gerek yok, sadece bakıp kendinizi o resme koyuyorsunuz, belki uzaklara gidiyorsunuz, belki gitmiyorsunuz ya da uzaktan gelecek birini bekliyorsunuz.

Florida’da en sevdiğin şey nedir?
En sevdiğim şey, kimsenin kimseyle bir derdi yok ve kimse kimseyle uğraşmıyor, yaptığın iş herneyse ona konsantre oluyorsun bir de kendine kalan zaman çok. Herseye zamanın kalıyor ve istediğin şeyleri gerçeklestirmek çok kolay.

Florida’ya gelecek olanlara muhakkak öneririm: …. görmek/….yemek/ …..dinlemek/….yapmak
Key West’e gitmelerini öneririm, orada Sloppy Joe’s diye bir bar var 1933 den beri orada, eh bir uğramakta fayda var. Miami’de bence hiç anlami olmayan bir yer South Beach, çok popüler olduğu icin herkes gidiyor, bence gerekmez. Ft. Lauderdale’de kızılderili kampına gidilebilir, gerçi onlar da artık turistlik oldular ama olsun. Tarihi yer diye bir şey yok, o yüzden, ya golf oynayacaksınız, ya da deniz ürünleri yiyeceksiniz. Eğer denize meraklıysanız yelkenle ya da tekneyle ilgili aklınıza gelecek herşey var, satılık kiralık, Florida’nın haritadaki konumuna bakarsaniz anlarsınız zaten durumu.

Telvin’den, Amerika’daki muzik calışmalarından da kısaca bahseder misin?
1995 ten 2003 e kadar yoğun olarak müzik yaptım. Amerikada bir kaç albümde de çaldim, caz festivallerinde, kuluplerde calistim. Son yıllarda resim ve fuar işleri cok yoğun olduğu için müziği, yazları geldiğimde hem Telvin ile hem de kendi yaptığım projelerin kayıtlarıyla yapıyorum. İki albümüm var, onları Amerikada çıkardım. Telvin zor bir müzik, ülkemizde müzik sadece dinleniyor, kimse anlamaya calışmıyor. Uzun is boşver dağınık kalsın bence…

Müzik mi, resim mi?
New York’ta bir festivalde Telvin ile çalmaya gitmiştik. Aynı festivalde Okay Temiz de vardı. Bizi dinledi, konser sonunda yanıma geldi ve şöyle dedi, “bak simdi oldu, bas çalarken resim yaptığını görebiliyorum, renkler iyi”.  Okay Ağabey’le seneler önce Türkiye’ deyken çalışmıştım.
Resim yaptığımı bilmiyor aslında ama bu yorumu bana resim ile müziğin aslında aynı şey oldugunu bir kez daha ispatladı. Notalar ya da renkler yaş ve tecrübeyle ilgili. En güzeli hiç bir zaman mükemmele ulaşamayacak olmanız. Herzaman daha iyisi oluyor, herzaman yeni başka bir solo çalıyorsunuz…Mümkün olduğunca uzun yaşamak lazım, yani pencereden uzun uzun bakmak lazım, bakıp gitmeden…

Hayatlarınında bir değişiklik yapmak isteyen ama karar veremeyen, cesaret edemeyen kişilere ne önerirsin?

Benim hayatımı etkileyen bir iki söz vardır, mesela biri ” En büyük risk henüz alınmamış olandır” bir diğeri de ” Bugün, geri kalan hayatimin ilk günü”. Eğer verilen herşeyi yeterli görüyorsan sorun yok ama şikayet etmek te yok, ben sadece yaslandığım zaman “keşke ” diye bir söz kullanmak istemiyorum, istediklerimi yapmaya calisiyorum ama astronot olamayacağımı da biliyorum…

TELVIN

1995 yılında Erkan Oğur, İlkin Deniz ve Turgut Alp Bekoğlu biraraya gelip TELVİN’i kurdular ve müzikle ilgili arayışlarını birlikte sürdürmeye başladılar.
Bu arayış ‘telvin’ kavramının müzikteki ifadesi idi. 10 yıl boyunca aralıklarla, gerek ulusal ve uluslararası festivallerde, gerekse performans  mekanlarında müziklerini icra ettiler. 2006 yılında ilk albümlerini yayınladılar.

Telvin, renkler anlamına geliyor.
Tasavvuf erbabı, halden hale geçmeye, karar haline doğru yürüyüşe telvin diyor.

Yunus Emre’nin telvini anlattığı şiirindeki gibi ;

“Hak bir gönül virdi bana ha dimeden hayrân olur
 Bir   dem gelür şâdi olur bir dem gelür giryân olur”

(insan ruhunun kendi içinde, kutuplar arasında çalkanışı tasvir edilmiştir. Mısra başındaki  “bir dem” kelimesi, ruhun durmadan değiştiğini anlatır.)

İlkin Deniz’in çalışmalarını yakından tanımak için: http://www.ilkindeniz.com/

 Telvin’in konserlerinden haberdar olmak için: http://www.telvin.com.tr/

Ilkin Deniz – Müzisyen, Ressam, Çizer” için bir yorum

Yorum bırakın