STK’ların Rio+20 sürecine yönelik hazırladığı “Rio+20 Yolunda Türkiye Sürdürülebilir Kalkınmanın Neresinde?” başlıklı rapor Türkiye’de sürdürülebilirliği ele aldı. Rapora göre Türkiye’nin bu alanda kat etmesi gereken daha çok mesafe bulunuyor. Sektörel sürdürülebilirliğin sağlanması için üretim-tüketim modellerinin değişmesi, uygun nüfus politikalarının ön plana çıkması gerekiyor.

Türkiye’de Rio+20 sürecine ilişkin hazırlanan sivil toplum kuruluşları (STK) raporu “Rio+20 Yolunda Türkiye Sürdürülebilir Kalkınmanın Neresinde?” yayınlandı. Birleşmiş Milletler Rio+20 zirvesi öncesinde Türkiye’deki STK’lar sürdürülebilir kalkınma ve daha yüksek bir yaşam kalitesi sağlanabilmesi için devletlerin sürdürülebilir olmayan üretim ve tüketim modellerini değiştirmesi ve uygun nüfus politikalarını ön plana çıkarması gerektiğine dikkat çekildi. Bu alanda Türkiye’nin daha kat etmesi gereken önemli bir mesafe bulunduğunu vurgulayan raporda sektörel sürdürülebilirlik analizlerinin yanı sıra geleceğe yönelik önerilere ve sivil toplum kuruluşlarının iyi uygulama örneklerine de yer verildi.

Rio+20 STK platformu kuruldu

Kadın Çalışmaları, Sosyal Politikalar, İnsani Yardım, Gençlik, Çevre, İnsan Hakları alanlarında çalışan 11 STK’nın temsilcileri Rio+20 STK isimli bir platform kurdu. Bu platformu oluşturan STK’lar arasında EMBARQ Türkiye-Sürdürülebilir Ulaşım Derneği, Ankara Hitit Gençlik ve Spor Kulübü, AKUT, Arama Kurtarma Derneği, EUROSOLAR Türkiye, Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği, Hayata Destek Derneği, BPW Türkiye-İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği, Mavi Kalem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, TURMEPA-Deniz Temiz Derneği, Yuva Derneği yer alıyor. Platform, Türkiye’de Rio+20 sürecine ilişkin bir STK Raporunun hazırlanmasını ve çalışmaları devam eden Türkiye Ulusal Raporu’na katkı verilmesini kararlaştırdı. Çalışmalar sonucunda ortaya, “Rio+20 Yolunda Türkiye Sürdürülebilir Kalkınmanın Neresinde?” raporu çıktı.

STK’lardan politika önerileri

“Rio+20 Yolunda Türkiye Sürdürülebilir Kalkınmanın Neresinde?” raporunda STK’ların yenilenebilir enerji, denizler, sürdürülebilir ulaşım ve kentler, yeşil ekonomi ve eğitim konularındaki politika önerilerine yer veriliyor. Yenilenebilir enerjiye dönüşümün ekonomiyi canlandırma ve yeni istihdam alanı yaratmada önemli etkisi olduğu belirtiliyor. Bunun görülmesi ve bu doğrultuda harekete geçilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Tarım alanında ise kendine yeterlilik konusundaki modellerin dikkate alınması ve Anadolu’daki değerlerin yeniden farkında varılması önemli bir konu olarak dikkat çekiyor. Raporda zaman, üretim ve kullanım yöntemleri ile sürdürülebilirlik ve yeterlilik kavramları üzerinden politikaların oluşturulması gerektiğine değiniliyor. Denizlerin korunmasına yönelik olarak ise tehlikeli madde taşıyan gemiler ve atıkların bertaraf edilmesi konularında sürdürülebilir politikalar oluşturulması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Yeşil ekonomiye dikkat çeken raporda yeşil ekonomiye geçiş yapacak öncelikli sektörlerin belirlenmesi gerektiği belirtiliyor. Ülke ekonomisi için hayati önem taşıyan tarım, ormancılık, su, su ürünleri ve enerji gibi önemli sektörlerde pilot uygulamalar yapılmasının önemi vurgulanıyor. Rapor, mesleki eğitimin önemine de dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir ulaşım özellikle karbon salınımı açısından önemli

Rapora göre, çevre kirliliğinin en önemli sebepleri arasında plansız kentleşme yer alıyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün (WRI) 2005 yılında açıkladığı rakamlarda tüm dünyadaki CO2 salınımlarının % 24,1’inin ulaşım sektöründen kaynaklandığı görülüyor. Çevreye salınan gazların yanı sıra ulaşımda kullanılan ve yenilenemez enerji kaynaklarından yapılan fosil yakıtların gelecek nesillerin ihtiyacını tehlikeye düşürdüğü ve sürdürülebilirlik kavramıyla ters düştüğü vurgulanıyor.

STK’lar özellikle tarım ve afet yönetimi alanlarında önemli rol oynayacak

Raporda, Türkiye’nin tarım GDO teknolojisine ‘karşı’ durmasının önemi vurgulanıyor. Bu kapsamda doğru girdilerin doğru bilgi ve örnek uygulamalar üzerinden çiftçilere tanıtılması büyük önem taşıyor. Raporda, STK’ların bu alanda Türkiye’de yapılacak çok iş olduğunu düşündükleri ve ilgili çalışmaları yürüttükleri belirtiliyor.

Afet Yönetimi konusunda da gönüllülük temelinde çalışmalarını sürdüren STK’ların toplumun, özel sektör ve kamu kuruluşlarının farkındalığını artırmaya yönelik 3 hareket planıyla 3 aşamalı Risk Yönetimi Bazlı Afet ve Acil Durum Metodolojisi’ni uygulamaya çalıştıklarına değiniliyor.

Raporu inceleyelebilirsiniz :  RIO20_STK_GIRISIMI_RAPOR-20.06.2012 (1)


Yorum bırakın